Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart 28, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İsa’nın Dirilişi Ne Fark Yaratır?

İsa gerçekten dirildi mi? Bu soruya ikna edici bir yanıt sunabilmek için hem felsefi hem de tarihsel bir gerekçeye sahip olmamız gerekir. Bir başka deyişle, hem mucizelerin imkanına dair felsefi bir incelemeye hem de tarihte cereyan eden bir hadise olarak dirilişin tarihsel bir incelemesine ihtiyaç vardır.[1] Buna karşın bu yazıda bu iki önemli meseleyi değil, İsa’nın dirilişinin gerçekleşmiş olması halinde din felsefesi açısından nasıl bir öneme sahip olabileceğinden kısaca bahsedeceğim.[2] İsa gerçekten dirildi mi? Bu sorunun teizm açısından çok önemli olduğunu, çünkü bu soruya verilebilecek olumlu bir yanıtın teizme yöneltilen pek çok itiraza yanıt sağlayabileceğini düşünüyorum. İsa ölümden dirilmişse, bu bize ne anlatabilir? Aklıma gelen birkaç önemli nokta, İsa dirildiyse, mucizeler sadece a priori olarak değil, fakat a posteriori olarak da mümkündür.[3] İsa dirildiyse, bu onun sözlerinin ve eylemlerinin (en önemlisi ilahi doğasına dair iddialarının) Tanrı tarafından onaylanması a

İsa Gerçekten Ölümden Dirildi Mi?*

Sorumuza tarihsel açıdan cevap vermek için, ilk olarak Nasıralı İsa’nın ölümüne ilişkin gerçeklerin güvenilir bir şekilde kanıtlara dayalı olarak bina edildiğini belirlememiz ve ikinci olarak da gerçeğe en uygun açıklamayı değerlendirmemiz gerekir. Tarihsel İsa’nın ölümü hakkındaki en azından dört gerçek geniş bir şekilde Yeni Antlaşma tarihçileri tarafından bugün kabul edilmektedir. Gerçek 1: Ölümünden sonra, İsa Aramatyalı Yusuf’un mezarına kondu. Bu gerçek çok önemlidir. Çünkü bu, İsa’nın mezarının Hristiyanlar kadar Yeruşalim’deki Yahudiler tarafından da biliniyor olduğu anlamına gelir. Yeni Antlaşma uzmanları İsa’nın defnedilmesi gerçeğinin aşağıdaki deliller temelinde inşa etmektedirler: İsa’nın gömülmesi ( M.S. 36 yılından önce) 1.Korintliler 15:3-5’de Pavlus tarafından sunulan bilgilerdeki gibi bildirilmektedir. Gömülme öyküsü bağımsız bir şekilde Markos’un kendi yazdığı kitapta kullanılan kaynak materyallerinde bildirilmektedir. Yahudi ulusal önderlerine karşı erken dönem Hris

Özgür İrade ve Önceden Belirlenme (Peter Kreeft)*

Tanrı sevgi değil, fakat sadece bir bilgi olursa, o zaman insanın hem özgür iradesinin hem de ilahi seçimin ikisinin birden doğru olduğunu anlamak gerçekten zor ya da imkansız olacaktır. Fakat bunu anlamanın bir yolu vardır. Özgürlük ve önceden seçilmişlik, öğrencilerimin arasında en çok sorulan sorulardan biridir. Kısmen modern insanın özgürlükle ilgili büyük kaygısından kaynaklanır, fakat ayrıca bence bunun başlıca bilinçli olmayan nedeni, bizim bu ikisinin de doğru olması gerektiğini sezgisel olarak bilmemizdir. Çünkü onlar her iyi hikayenin temel unsurlarıdır. Bir hikayede entrika yok, kader yok ise –eğer hikayedeki olaylar gelişi güzel ve rastgele ise– bu büyük bir hikaye değildir. Her iyi hikaye, sanki Tanrı tarafından yazılmışçasına bir kader ve uygunluk anlayışına sahiptir. Ama her hikaye aynı zamanda karakterlerini özgür bırakır. İkinci sınıf yazarlar, karakterlerini belli bir kalıba sokmaya çalışır, ama daha usta yazarlarda okuyucuların daha net bir şekilde gördüğü şey, karak