Ana içeriğe atla

Noel’e İlişkin Doğru Bilinen Yanlışlar

Her yıl aralık ayının son günlerinde kiliseleri tatlı bir heyecan sarar. 24 Aralık akşamı dünyanın pek çok yerinde kiliselerde İsa Mesih’in insan olup aramıza gelişi kutlanır. Bu kutlamalar içerisindeki vazgeçilmeyen unsurlardan birisi de doğuş öyküsünü canlandıran tiyatro oyunlarıdır. Bir klasik haline gelen bu tiyatro oyunları, Meryem ile Yusuf’un nüfus sayımı için bir yolculuğa çıkması ile başlar. Beytlehem’e geldiklerinde bir han –günümüz diliyle kalacak bir otel– aramaktadırlar. Fakat konaklayacak yer bulamayınca bir ahır bulurlar ve Meryem orada bebek İsa’yı dünyaya getirir. Sonrasında ise melekler çobanlara gözükerek İsa’nın doğumunu müjdelerler ve bunun üzerine çobanlar bebek İsa’yı ziyaret eder. Devamında ise kendileri için bir belirti olduğunu düşündükleri yıldızı takip eden yıldızbilimciler sahneye çıkar ve hediyelerini sunmalarıyla doğuş oyunu son bulur.

Hristiyanlar –ya da Noel etkinliklerine katılmış olanlar– bu hikâyeyi kolayca anımsayacaklardır. Noel’e yani İsa’nın doğumuna ilişkin bu anlatıyı izlemek oldukça keyiflidir ve belleklerimizde hikâye bu şekilde yerleşmiştir. Fakat İncil metinlerini dikkatli bir şekilde okuduğumuzda bu anlatıda düzeltilmesi gereken bazı bilgilerin olduğunu söyleyebilir miyiz? İsterseniz kısaca tarihte gerçekleşen Noel hikâyesine bir göz atalım.

İsa ne zaman doğdu?

Öncelikle İsa’nın doğum günü ile başlayalım. Her ne kadar günümüzde Hristiyanların büyük çoğunluğu 24 Aralık gecesi Noel’i kutlasa da aslında İncil metinleri bize kesin bir doğum tarihi vermemektedir. Kesin bir gün verilmediğinden kilise tarihinde İsa’nın doğum gününe ilişkin 21 Mart, 15 Nisan, 20 Mayıs gibi birçok farklı tarih ileri sürülmüştür. Sanırım bu noktada Ermeni Ortodoks Kilisesinin neden 6 Ocak’ta Noel’i kutladığına dair soru da daha anlamlı gelmeye başlayacaktır. Ermeni Kilisesi, İncil’de İsa’nın vaftiz olduğunda 30 yaşında olmasına referans vererek onun doğum tarihi ile vaftiz tarihinin aynı olduğuna ve bu nedenle de 6 Ocak tarihinde olması gerektiğine işaret ederler.[1]

İsa’nın doğum zamanına dair İncil metinleri üzerinden bazı ipuçları elde edilebilir. Örneğin, birçok kişi çobanların sürülerini gece yarısı gütmesine işaret ederek bunun aralıkta olamayacağına dikkat çekereler. Ayrıca Elizabeth’in Yahya’ya hamile kalması tarihinden ve Meryem’in onu ziyaret ettiği anlatılar üzerinden bakıldığında İsa’nın eylül ya da ekim ayında doğmasının muhtemel olduğu düşünülmektedir.

Handa ona yoktu yer…

Bir başka yanlış anlaşılma ise İsa’nın doğum sahnesinde kullanılan han ve yemlik temaları ile ilişkilidir. Öncelikle İncil’in Türkçe çevirisinde “han” şeklinde çevrilen sözcük κατάλυμα (kataluma) aslında “konuk odası” anlamına gelmektedir. Luka ve Markos’ta kelimenin geçtiği diğer yerlere baktığımızda “konuk odası” olarak kullanıldığını görmekteyiz.[2] Daha ilginci muhtemelen o bölgede bir han ya da otel mevcut bile değildi. Çünkü ufak bir yer olmakla birlikte yol üzerinde kalıyordu.[3] Dolayısıyla Yusuf ve Meryem handa bir yer aramaktan ziyade o dönemin kültürü gereği ailelerinin, akrabalarının yanına gitmekteydiler.[4]

O dönemde köy evlerinde misafirler için konuk odaları söz konusudur. Luka’da okuduğumuza göre bu odada yer yoktur. Peki, İsa nerede doğdu? Yine Luka bizlere İsa’nın doğduğunda bir kundağa sarılıp yemliğe konulduğundan söz eder. Bu da akıllara ahır ortamını getirir. Fakat o dönemde yemliklerin köy evlerinin ana odasında tutulması oldukça yaygındır. Çünkü hayvanlar konuk odasına çok yakın bir yerde tutulmaktadırlar.[5]

Antik dönemde köy evi

Noel ve Yıldızbilimciler

Noel’e özgü bir başka yanlış fikir Matta’da sözü edilen yıldızbilimciler ile ilgilidir. Günümüzde İsa’nın doğum hikâyesinde genelde üç yıldızbilimcinin ziyareti canlandırılır. Fakat İncil metinlerine baktığımızda yıldızbilimcilerinin sayısından bahsedilmez. Genelde bu tür bir çıkarımın İsa’ya sunulan üç tür hediyeden elde edildiği düşünülebilir. Fakat tekrar söylemek gerekirse metinler bize belirli bir sayı vermez. Bununla birlikte yıldızbilimcilerden bahseden Matta Müjdesi, bu kişilerin İsa’yı ziyaret etme zamanlarına ilişkin bilgi vermektedir.

   

Üç Yıldızbilimci – Kariye Müzesi

Bu ziyaret anı düşünülenin aksine hemen doğumun olduğu dönemde değil, sonrasında gerçekleşmektedir. Matta yıldızbilimcilerin öncelikle o bölgenin kralı olan Hirodes’i ziyaret ettiklerini belirtir. Çünkü muhtemelen onlar beklenen yeni kralın da yine kral soyundan geleceğini düşünmüş olabilirler. Yine Matta’daki anlatıya baktığımızda yıldızbilimcilerin İsa’yı ziyaret etmesinin ardından Hirodes’in tüm 2 yaş ve altı çocukları öldürtme emri çıkarttığını söyler. Çünkü yaptığı hesaplamalara göre İsa 2 yaşında ya da altında olabilir. O zaman bu bize yıldızbilimcilerin İsa’yı hemen değil, doğumu üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra ziyaret ettiklerini açık bir şekilde göstermektedir. 

Son Söz: Noel’in Gerçek Anlamı

Noel’e ilişkin doğru bilinen bazı yanlış fikirlere yer verdikten sonra sanırım Noel’in gerçek anlamına dair birkaç kelam da söylemek yerinde olur. Çam ağacı süslemek, birbirimize hediyeler vermek gerçekten hoş şeylerdir. Tabii tüketim toplumlarında bu değerlendirilmesi gereken bir fırsata dönüştürülmeye çalışılır. Fakat tüm bunların ötesinde Üçlübirlik olan Tanrı’nın (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) ikinci şahsı yani Oğul’un beden alıp aramıza gelmesi olağanüstü bir haberdir. Aslında çoğu zaman bunu düşünmeye çalıştığımızda zihinlerimiz bir tür mavi ekran hatası verir. “Nasıl yani, bu nasıl olur?” diye düşünmeden edemeyiz. Mucizeler de böyle değil midir? Olağan evrene dışarıdan olağanüstü bir varlığın müdahale etmesi…

Yaklaşık 2000 yıl önce Tanrı bu evrene, bu kez çok farklı bir şekilde müdahale eder. Kendi biricik Oğlu’nu gönderir. Yuhanna Müjdesi bunun nedenini bize açıklar: “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.”[6] Noel’in gerçek anlamı, Tanrı’nın bizler için biricik Oğlu’nu çarmıhta bizlerin yerine kendi canını sunmak üzere vermesinde yatmaktadır. Öyle ki onun ölümüyle bizler sonsuz bir yaşama kavuşalım.
Yazar: Yeşua Özçelik

Dipnotlar


[1] http://www.agos.com.tr/tr/yazi/6308/ortodoks-ermeniler-noeli-neden-6-ocakta-kutluyor
[2] Markos 14:14 ve Luka 22:11
[3] http://apologeticsguy.com/2010/12/christmas-story-nativity-kataluma-inn/
[4] C. S. Keener, The IVP Bible Background Commentary: New Testament, s. 194.
[5] https://www.thegospelcoalition.org/article/5-popular-misconceptions-christmas-story/
[6] Yuhanna 3:16
Hola

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?

Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin? Sizin hiç böyle düşündüğünüz oldu mu? Tanrı tarafından terk edildiğinize dair derin bir hissiyata kapıldınız mı? Böylesi bir söz, Tanrı inancına sahip bir kişinin en derin acılarında ortaya çıkabilen bir haykırışın ifadesidir. Müjde anlatılarında bu aynı zamanda İsa Mesih’in çarmıhta dile getirdiği sözlerden birisi olarak karşımıza çıkar. İsa’nın neden böyle bir sözü söylediğine ilişkin bazı açıklamalar ortaya konmuştur. Bunlardan birisi de, çarmıhta Baba ve Oğul’un ayrı düştüklerini, Üçlübirlik Tanrı içinde bir kopmanın olduğunu ileri sürmektedir. Hristiyan Tanrı öğretisi açısından önemli bir konuya temas ettiğinden bu yazıda böyle bir yaklaşımın kısa ve öz bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Mesih İsa’nın çarmıhtaki bu sözü birçok teolog tarafından anlaşılması en zor sözlerinden biri olarak değerlendirilmiştir. Örneğin, Kutsal Kitap’ın zor anlaşılan ayetleri üzerine yazılan bir açıklama kitabında bu sözler için şöyle söylenmiştir: “Eğer Müjd...

Eski Antlaşma’da Üçüncü Günde Diriliş

Sonra onlara şöyle dedi: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.” Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek ; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak. (Luka 24:44–47)  Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. (1. Korintliler 15:3–4) Yukarıda görülen iki metin de Elçi Pavlus ve Rab İsa’nın kendisi Kutsal Yazılar’ın/Eski Antlaşma’nın üçüncü günde dirilişe tanıklık ettiğini söylemektedir. Müjdeler’deki diriliş anlatıları İsa’nın gerçek anlamda üçüncü günde dirildiğini doğrulamaktadır (Mat.28:6–7; Mar.16:9; Luk.24:6–7). Peki, Kutsal Yazılar’da üçüncü gün di...

Bi durmalı, durmalı ve düşünmeli…

Hayatın hızlı akışı içerisinde çoğu zaman kendimizi bu akışa kaptırmış bir halde buluyoruz. Söz gelimi tek parmağınızla hızlı bir şekilde değiştirdiğiniz Instagram hikayelerini veya Reels videolarını görüntülerken sürekli yenileri önünüze düşüyor. Birisinden diğerine… ve bir de bakmışsınız saatler geçmiş gitmiş. Bazen hayatın kendisi de bir bakmışsınız böyle akıp geçmiş oluyor. Aslında bu günümüz fastfood kültürünün bizi adapte etmek istediği yaşam formudur. Peki, neden? Çünkü hayatın akışı içerisinde durmaksızın devam edersek yönlendirilmek adına muhteşem bir aday olmuş oluruz. Sosyal medya ve dijital platformlar bizleri istediği gibi yönlendirilebilir; farkında olmadığımız şekilde ihtiyaç hiyerarşimizi belirleyebilirler. Şimdi gelelim daha önemli ve esas meseleye… Adapte edilmek istediğimiz ve bizi pasifleştiren bu sistemin ilginç bir püf noktası var: Hareket halinde olmamız. Bu, çağımızın bir illüzyon numarasıdır. Bizi sürekli meşgul eden bir şeyler çıkar karşımıza. Bu tıpkı bir ill...