Ana içeriğe atla

Pavlus vs. Bilgelik?

Has not God made foolish the wisdom of the world? | The Episcopal Church of  Bethesda-by-the-Sea - Palm Beach, FL

Pavlus’un 1. Korintliler’de geçen ifadeleri genellikle Hristiyan inancının "saçma olan" üzerine kurulu olduğu iddiasını göstermek üzere kullanılır. Pavlus burada gerçekten akıl ve iman arasında bir karşıtlığa mı işaret etmektedir? Metnin yapısını ve yorumbilimsel analizleri bir kenara bırakıp yalnızca sade bir mantıksal analiz yaparak bir sonuca ulaşabilir miyiz? Bir deneyelim…

Şöyle bir argüman ortaya koymak mümkündür:

(1) 1. Korintliler Mektubu'na göre Pavlus Hristiyan Bildirisi (Çarmıh ile ilgili bildiri) ile 'Yunan bilgeliği' ve 'Yahudi doğaüstücülüğü' arasında aynı bağlamda bir karşıtlık kullanır.

(2) Bu karşıtlık özsel/ilkesel ise Pavlus’a göre Hristiyan bildirisi, Yunan bilgeliği ve Yahudi doğaüstücülüğü ile çelişir.

(3) Hristiyan bildirisi Yahudi doğaüstücülüğü ile çelişmez.

3.1. Hristiyan bildirisi, Yahudi Mesih inancı ile uyumlu şekilde mucizelere (ör. diriliş) dayanır.

(4) O halde Müjde bildirisi ile Yunan bilgeliği arasında özsel/ilkesel bir karşıtlık yoktur. 

Buradaki Hristiyan bildirisini A görüşü, Yunan bilgeliğini X ve Yahudi doğaüstücülüğünü de Y ile gösterirsek, bu argümanı şöyle ifade edebiliriz:

(1) A [görüşü] hem X ile hem de Y ile aynı şekilde çelişkilidir.
(2) A [görüşü] X ve Y ile ya özsel olarak çelişkilidir ya da değildir.
(3) A [görüşü] X ile özsel olarak çelişkili ise Y ile de özsel olarak çelişkilidir ((1) ve (2)'den)
(4) A [görüşü] X ile özsel olarak çelişkili değildir.
(5) A [görüşü] Y ile de özsel olarak çelişkili değildir ((3) ve (4)'ten )

Pavlus 1. Korintliler’de Müjde bildirisinin, yani İsa’nın Çarmıha gerilmesinin, iki grup tarafından reddedilmesine değinir. Greklerin bilgelik, Yahudilerin ise doğaüstü belirtiler temelinde Müjde mesajını reddettiğinden söz eder. Buradaki karşıtlık her iki grup ile de kurulur. Dolayısıyla Pavlus’un Hristiyan bildirisinin Grek bilgeliği ile çeliştiği sonucuna varmak isteyen kişi aynı sonuca Yahudiler ile ilgili de varması gerekir. Oysa Hristiyan bildirisinin Yahudi inancı üzerine temellendirildiği ve Yahudi inancı ile özsel veya ilkesel hiçbir çelişkiye sahip olmadığı söylenir. O halde buradan hareketle Pavlus’un Hristiyan bildirisi ile Yunan bilgeliği arasında özsel bir çelişkinin bulunmadığını düşündüğü çıkarımı yapılabilir.

Esasında bu sonuca metin incelemesi ile de ulaşmak mümkündür. Hem Mektubun genel bağlamı hem kurulan karşıtlığı hem de kullanılan dil Pavlus’un maksadının farklı olduğuna işaret eder. Örneğin Çarmıhla ilgili mesajın hem Grek hem de Yahudi mevcut arka plan inançları ile uyumsuzluk yaşadığı görülmektedir. Söz gelimi çarmıha gerilmiş bir Mesih konsepti dönemin Yahudileri için yabancı ve tuhaftır. Ancak bu Mesih kavramı ile çarmıhın çelişik olduğu anlamına gelmez. Zira çarmıh bildirisi temellerini Eski Ahit’ten alır. Benzer şekilde bu Hristiyan bildirisinin mevcut Grek fikir dünyası ile uyumsuz olması da, onun bilgelik ile çelişik olduğu anlamına gelmez. Zira Pavlus bu sözlerin hemen akabinde Mesih’in hem Tanrı’nın gücü (Yahudilerin doğaüstücülüğüne karşılık olarak) hem de Tanrı’nın bilgeliği (Greklerin bilgelik itirazlarına karşılık olarak) olduğu söylenir (1. Korintliler 1:24). Bu açıklamaların hemen ardından ise Pavlus retoriksel bir anlatım kullanır ve zıtlıklar kurar: “Tanrı’nın ‘saçmalığı’ insan bilgeliğinden daha üstün, Tanrı’nın ‘zayıflığı’ insan gücünden daha güçlüdür” (1. Korintliler 1:25). Elbette Pavlus burada Tanrı’nın saçmaladığından veya zayıflığa sahip olduğundan bahsetmez. Metni böyle okumak yazarın kastının anlaşılmadığının apaçık bir göstergesidir.

Tüm bu söylenenler ışığında Pavlus’un bilgeliği küçümsediğini ve reddettiğini söylemek metinden çıkarılabilecek meşru bir çıkarım veya yorum değil gibi görünmektedir.
Hola

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

%100 Hatalı: Kristolojik Bir Korkuluk

Hristiyanlık eleştirisi söz konusu olunca ülkemizde dile getirilen belirli türden ezber bazı itirazlar var. Maalesef bu itirazların büyük çoğunluğu korkuluk hatasından (straw-man fallacy) muzdarip olmaktan öteye geçemeyen türden eleştiriler oluyor. Bunlardan bir tanesini sizinle birlikte tartışmak istiyorum. Bu itiraz Kristoloji, yani İsa Mesih’e ilişkin doktrin/öğreti konusunda dile getirilen bir eleştiridir. Aslında hepiniz belki duymuşsunuzdur: “İsa %100 Tanrı ve %100 insan olamaz. Bu en basit matematik veya mantık kurallarına aykırı!” Peki bu itiraz neden korkuluk hatasından muzdariptir? Bunun en açık sebebi Hristiyanlık tarihindeki doktrinsel açıklamalara baktığımızda, yani Hristiyanlar açısından önem arz eden bildirilere baktığımızda, böyle bir ifadenin kullanılmadığını görüyor oluşumuzdur. Söz gelimi meşhur Ekümenik Konsilleri dikkatle inceleyecek olursanız %100 ifadesini görmezsiniz. Örneğin İsa’nın tabiatını tartışan Kadıköy Konsili’ndeki ifadelere bakalım… Biz … ikrar ederiz

Kutsal Kitap, Genç Dünya Yaklaşımı ve Evrenin Yaşı

“Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı” Yaratılış 1:1 ‘‘Sonuç olarak, hiç kimse, hayale kapılıp kendini bilmez bir şekilde, Tanrı Sözü Kitabı’nın ve Tanrı’nın İşleri Kitabı’nın kutsallığını ve felsefesini tam olarak anlayabileceğini düşünüp savunmasın; bunun yerine, iki alanda da bitmek bilmeyen bir kendini geliştirme çabasına girişsin.’’ Francis BACON XX. yüzyıla gelene kadar birçokları tarafından materyalist felsefenin bir uzantısı olarak evrenin bir başlangıcı ve sonu olmadığı düşünülüyordu. Materyalist felsefeye göre, sadece ve sadece madde gerçekti. Madde dışında hiçbir şey yoktu ve madde ezeli ve ebediydi. XX. yüzyılın önemli düşünürlerinden Bertrand Russell ‘İşte evren, karşımızda duruyor ve hepsi bu!’ derken aslında anlatmak istediği tam olarak buydu. Materyalist felsefenin bir yan ürünü olarak önerilen evren modelinde, evren statik halde varlığını sürdüren bir yapıydı. Sonsuz evren modeli varlığını  Big Bang  yani Büyük Patlama teorisinin ortaya konmasına kadar sürdürdü. Faka

Eski Antlaşma’da Üçüncü Günde Diriliş

Sonra onlara şöyle dedi: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.” Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek ; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak. (Luka 24:44–47)  Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. (1. Korintliler 15:3–4) Yukarıda görülen iki metin de Elçi Pavlus ve Rab İsa’nın kendisi Kutsal Yazılar’ın/Eski Antlaşma’nın üçüncü günde dirilişe tanıklık ettiğini söylemektedir. Müjdeler’deki diriliş anlatıları İsa’nın gerçek anlamda üçüncü günde dirildiğini doğrulamaktadır (Mat.28:6–7; Mar.16:9; Luk.24:6–7). Peki, Kutsal Yazılar’da üçüncü gün dirili